2 dakika okundu
21 Sep
21Sep

LGS ve YKS maratonunun ortasında, çalışma masasında oturmuş bir öğrenci düşünün. Önünde açık bir kitap, belki bir deneme sınavı. Ancak elleri masada değil, telefonunda. Zihin, ders notlarında değil, sonsuz kaydırmalarla akan dijital bir akışta. Bu sahne, ne yazık ki çağımızın en yaygın sınav dönemi gerçeklerinden biri. Peki, bu sadece "can sıkıntısından" mı kaynaklanıyor, yoksa altında yatan daha derin psikolojik ve öğrenme dinamikleri mi var?

Bu makalede, sosyal medya kullanımını bir semptom olarak ele alacak, bunun arkasındaki "çalışıyor gibi görünmenin konforu" ve "hızın tuzağı" gibi olguları açığa çıkaracak ve bu dijital labirentten çıkış için somut, empatik stratejiler sunacağız.

O Telefon Eline Neden Gidiyor? Kaçış mı, Yön Arayışı mı?

Öğrenci koçluğu seanslarımda öğrencilere ilk sorduğum sorulardan biri şudur: "Telefonu eline her aldığında, o an neyden kaçıyorsun?" Cevaplar genellikle "sıkıntı", "yorgunluk" ya da "dersin zorluğu" olur. Ancak daha derinlemesine incelendiğinde, bu kaçışın altında çoğu zaman bir yön arayışı yatar.

  • Zihinsel Labirent: Konuya nereden başlayacağını bilmemek, karmaşık bir problemi çözememek veya bir konuda "anladım" hissine ulaşamamak, zihinsel bir labirentte kaybolma hissi yaratır. Beyin, bu labirentten kurtulmak için en kolay "çıkış kapısına", yani hızlı ödül sunan dijital dünyaya yönelir. (Bkz. Önceki post: Hızın Tuzağı: Çözmeye Değil, Anlamaya Odaklanmak)
  • Misyon Eksikliği: Günlük veya anlık hedeflerin net olmaması, beynin odaklanacak somut bir "görev" bulamamasına neden olur. Misyonu olmayan beyin, kolayca dağılır ve dikkatini ödül getiren başka alanlara yöneltir.

"Çalışıyor Gibi Görünmenin Konforu" ve Dijital Dünyanın "Anlık Ödülü"

Sosyal medya, bize anlık dopamin (iyi hissetme hormonu) salgılamasıyla bilinir. Her beğeni, her bildirim, beynimize küçük bir "ödül" verir. Bu ödüller hızlıdır, zahmetsizdir ve anında ulaşılabilir. Bu durum, özellikle "çalışıyor gibi görünmenin konforu" ile birleştiğinde tehlikeli bir döngü oluşturur.Bir öğrenci, ders çalışırken aslında "sahte çalışma" tuzağına düştüğünde (sadece altını çizmek, pasif video izlemek gibi), gerçek öğrenmenin getirdiği bilişsel zorlanmayı yaşamaz. Beyin, bu pasif durumda sıkılır ve kolay dopamin kaynağı olan telefona yönelir. Bu bir kısır döngüdür:

  1. Gerçek öğrenmenin zorluğundan kaçınma.
  2. Sosyal medyadan anlık dopamin ödülü alma.
  3. Geçici rahatlama hissiyle sahte çalışma konforuna geri dönme.
  4. Gerçek ilerleme kaydedemediği için hayal kırıklığı ve tekrar kaçış ihtiyacı.

(Bkz. Önceki makale: Çalışıyor Gibi Görünmenin Konforu ve Gerçek Öğrenmenin Cesareti)

Çözüm: Dijital Dünyayla Barışık, Bilinçli Bir İlişki Kurmak

"Telefonu tamamen bırak!" demek, ne gerçekçi ne de sürdürülebilirdir. Amacımız, dijital araçlarla sağlıklı ve bilinçli bir ilişki kurmaktır. İşte bu "dijital labirentten" çıkış için stratejik adımlar:

Misyonunu Netleştir (Zihinsel Pusulanı Ayarla):

  • Ders çalışmaya başlamadan önce, o an için tek bir, net ve ulaşılabilir bir görev belirle. Örneğin: "Şu konunun 15 sorusunu çözeceğim" veya "Bu paragraf testini bitireceğim."
  • Beynin, "ne yapmam gerekiyor?" sorusunun cevabını bulduğunda, odağı dağılma olasılığı azalır.

Aktif Öğrenme ve "Rahatsız Edici Çalışma" (Dopaminini Ertele):

  • Gerçek öğrenmenin getirdiği "zorlanma" hissini kucakla. Konuyu okuduktan sonra kitabı kapat ve o konuyu boş bir kağıda yazmaya, anlatmaya veya soru-cevap yapmaya çalış (Aktif Geri Çağırma). Bu, beyni zorlar ama asıl öğrenme burada gerçekleşir.
  • Bu zorlanmanın getireceği dopamin ödülünü anında değil, görevi tamamladıktan sonra almayı hedefle.

Bilinçli Molalar ve "Kazanılmış Ödüller":

  • Telefonu tamamen yasaklamak yerine, onu "kazanılmış bir ödül" olarak konumlandır. "Şu 45 dakikalık çalışma bloğunu bitirince, 10 dakika telefon molası vereceğim."
  • Bu molalar, beynin öğrendiği bilgileri işlemesi ve bağlantılar kurması için de önemlidir. Ancak bu, kontrolün sende olduğu bir mola olmalıdır.

Tetikleyici Farkındalık:

  • Telefonu eline her aldığında, kendine o sihirli soruyu sormaya devam et: "Şu an neyden kaçıyorum?" Cevabı dürüstçe bulduktan sonra, kaçmak yerine o duyguyla başa çıkmak için farklı bir yol dene. Belki kısa bir yürüyüş, belki bir bardak su, belki de sadece derin bir nefes.

Sonuç: Dijital Dünyayı Bir Araç Olarak Kullanmak

Sosyal medya, sınav hazırlığı sürecinde bir engel olmak zorunda değil. Önemli olan, onunla olan ilişkimizi bilinçli bir şekilde yönetebilmektir. Bu, "telefonu bırakmak"tan ziyade, "zihinsel pusulamızı doğru ayarlamak", "gerçek öğrenmenin cesaretini göstermek" ve "kendi dopamin sistemimizi yönetmeyi öğrenmekle" mümkündür.

Unutmayın, bu süreçte yalnız değilsiniz. Kendi dijital alışkanlıklarınızı ve öğrenme stratejilerinizi anlamak ve size özel bir yol haritası çizmek için profesyonel destek almaktan çekinmeyin. Eğitim danışmanlığı ve öğrenci koçluğu seanslarımızla, sınav sürecinde hem akademik hem de kişisel gelişiminizi destekliyoruz.

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.